Anasayfa >Bilgisayar Sistemleri >Bilgisayarın Tarihçesi
Konu Başlıkları:
Bilgisayarlar; çeşitli donanımlar vasıtasıyla kullanıcısından aldığı görsel,işitsel ve buna benzer verileri içerisinde bulunan çeşitli programlar vasıtasıyla mantıksal ve aritmetik süzgeçlerden geçirerek işleyen ve sonucu tekrar bir takım donanımlarla bize ileten, istenirse bu bilgileri depolayan fiziklsel elektronik dijital bir makinedir. Günümüzde tüm dünyayı birbirine bağlayarak insanları globalleştiren ve bir araya getiren internetin varlığını da bilgisayarlara borçluyuz. Kısacası bilgisayarlar artık insan yaşamının olmazsa olmazı konumundalar.
Ev aletleri genel olarak bilgisayar olarak tanımlanmazlar. Bu cihazlar genellikle daha sınırlı fonksiyonlara ve daha kısıtlı veri işleme yeteneğine sahiptir. Bilgisayarlar, program yazma, veri işleme, hesaplama ve saklama gibi işlemleri yapmak için tasarlandı. Ev aletleri ise, belirli bir görevi yerine getirmek için tasarlandı. Ayrıca ev aletlerinin genellikle internet bağlantısı veya kullanıcı tarafından programlanabilme özellekleri yoktur. Ancak bazı ev aletleri örneğin akıllı termostatlar, akıllı buzdolapları veya akıllı televizyonlar internet bağlantısı ve veri işleme yeteneği gibi özelliklere sahip olduklarından kısmi bilgisayar olarak tanımlanabilselerde kısıtlı veri işleme ve belirli fonksiyonlara sahip olduklarından tam anlamıyla bilgisayar olarak nitelendirilemezler.
Masaüstü Bilgisayarlar: Geniş ekranları bulunan, işlemci güçleri ile veri saklama kapasiteleri yüksek olan bilgisayarlardır.
Dizüstü Bilgisayarlar: Taşınabilir ve daha küçük boyutlu olan bilgisayarlardır.
Tablet Bilgisayarlar: Dokunmatik ekranlı, hafif ve taşınabilir olan bilgisayarlardır.
Sunucular: Çoklu kullanıcıların aynı anda ulaşabilecekleri ve veri saklama işlemleri gibi büyük işlemleri yapabilen bilgisayarlardır.
Oyun Bilgisayarları: Oyunlar için tasarlanan, yüksek işlemci gücü, bellek ve grafik kartı gibi özelliklere sahip olan bilgisayarlardır.
Mini Bilgisayarlar: Küçük boyutlu ve enerji tsarrufu olan bilgisayarlardır.
Akıllı Telefonlar: Mobil cihazlar olarak da bilinen bu cihazlar, internet bağlantısı, e-posta ve mesajlaşma gibi fonksiyonları yapabilen mini bilgisayarlardır.
İlk zamanlarda insanların sadece barınma ve beslenme gibi aslında karmaşık olmayan ve hesaplama yapmaya gerek kalmayan basit ihtiyaçları vardı. Bu ihtiyaçlar için basit hesaplamalar yapmaları gerekirse bunu parmaklarıyla yapıyor, parmaklarının yetmediği durumlarda ise çakıl taşı gibi malzemeler kullanıyorlardı.
Zamanla artan dünya nüfusuyla beraber ihtiyaçlar da arttı ve bu durum karmaşık hesaplamaları gerekli kılmaya başladı. Hesaplama işlerini kolaylaştırmak için çeşitli aletler geliştirildi. Bilgisayara giden ilk adım olan abaküs de bundan 3000 yıl önce Çinliler tarafından geliştirildi. Bilgisayara giden yol diyoruz çünkü bilgisayarın çalışma mantığı ile abaküsün mantığı neredeyse aynı diyebiliriz. Abaküsteki amaç da bilgisayarlardaki gibi birçok işlemi ardı ardına diğer insanlardan daha hızlı yapabilmek.
Bilgisayarların bulunmadığı dönemlerde insanlar hesaplama işlerini abaküs gibi araçları kullanarak manuel bir şekilde daha hızlı hallederlerdi. Örnek vermek gerekirse, matematiksel hesaplamalar, muhasebe veya ticari işlemler gibi işler, abaküs gibi basit hesap makinaları kullanılarak yapılırdı. Aynı şekilde, belge düzenleme, yazı yazma veya resim çizme gibi işlemler için kalem, kâğıt veya boya gibi araçlar kullanılırdı. Bu dönemde, bilgilerin ve verilerin saklanması veya iletimi için fiziksel belgeler kullanılırdı, ancak bu işlemler daha yavaş ve içerisine insan faktörü girdiği için daha çok hata yapmaya açıktı. Bu yüzden insanlar hesaplama işlemlerini daha hızlı daha doğru ve pratik yapabilecek yöntemler arayışındaydılar.
1600'lü yıllara gelindiğinde hesaplama işlemleri mekanik hesap makineleri kullanılarak yapılmaya başlandı. Zamanının çok ötesinde bir matematikçi olan Gottfried Wilhelm Leibniz'in ikili sayı sistemini bulması bilgisayar sistemlerinin gelişmesi için bir devrim niteliğindedir. Leibniz'den sonra 1854 yılında George Boole ikili sayı sistemini kullanılarak Boole Cebiri'ni geliştirdi. İşte şuanki bildiğimiz bilgisayarlar bu 1 ve 0'ları kullanarak bize gerekli işlemleri çok hızlı bir şekilde yapabiliyorlar.
Aşağıda da inceleyeceğiniz makineler tam olarak günümüzdeki bilgisayarlar gibi olmasalar da karmaşık hesaplamaları yapabilen mekanik hesap makineleriydi. Tabi günümüzdeki bilgisayar sistemlerinin gelişmesinin temel adımları olduğu için tarihte önemli yer tutar.
Pascaline :
Blaise Pascal, vergi denetçisi olan babasının iş yükünü azalmak için ona yardım ediyordu. 1642'de daha 18 yaşındayken babasının işini kolaylaştıracak bir hesap makinesi yapmaya başladı. Pascaline yada Pascal'ın Hesap Makinesi olarak adlandırılan bu makine ondalık sayıları çıkarıp toplayabilen bir dizi dişi çark sistemiyle çalışıyordu. Pascaline'nin üretiminin maliyetli olması ve karmaşık yapısı onun satışına engel olduğu için bu makineden 1954'te sadece 20 tane satılabildi ve o yıl üretimi durdu.
Leibniz Çarkı:
1671 yılına gelindiğinde Alman matematikçi ve filozof olan Gottfried Wilhelm Leibniz, Pascal'ın makinesine benzeyen toplama-çıkarma işlemlerinin yanı sıra çarpma, bölme ve karekök alma işlemleri de yapabilen daha gelişmiş bir mekanik bir hesap makinesi icat etti. Fakat bu makine de karmaşıklığı ve maliyeti yüzünden geniş bir kullanım alanı bulamadı. Leibniz'in bulduğu "binary" yani 1 ve 0'dan oluşan ikili sayma sistemi de günümüz bilgisayarlarının çalışma prensibini oluşturur.
Günümüz manasındaki bilgisayarlar gibi bir makineye ilk niyetlenen ve tasarladığı makinelerde bi girdi, karmaşık sayıları saklayan bi hafıza, işlemci ve bir yazdırma mekanizması bulunan modern bilgisayarın babası olarak tanınan Charles Babbage'dir. Babbage dönemin ince işçilikteki geriliği nedeniyle tasarladığı makinelerinden hiçbirini üretemedi. Günümüzdeki modern bilgisayarlara bakıldığında Babbage'nin tasarladığı planların gayet güzel çalıştığı görülmektedir. Charles Babbage makinelerinin genelde gemilerin navigasyonunda yada askeri amaçlarla kullanılmasını hedeflemişti. Her ne kadar kendisi bunu hayata geçiremese de 19. yüzyılın sonlarına doğru kendisinden sonra gelen ve bayrağı devralan bilim insanları bu makineleri hayata geçirmeyi başardılar.
Fark Makinesi:
1820'li yıllarda Charles Babbage otomatik hesap makinesi icat etti. Bu makine birkaç sayı kümesini hesaplayabiliyor ve sonuçların basılı kopyasını çıkarabiliyordu. Bu o yıllarda üretilen ilk otomatik hesap makinesiydi. Babbage, bu makineyi yapabilmek için İngiliz hükümetinden 10 yıl destek aldı. O zamanın teknolojisine göre oldukça karmaşık bir sistem olan bu makine Babbage'nin yenilikçi ve sürekli keşfeden zekası yüzünden sürekli makineye eklemeler yapmasıyla sonuçlanıyordu. Oldukça maliyetli bir hale gelen ve 10 yılın sonunda ortaya kullanılabilir bir ürün çıkmadığını gören ingiliz hükümeti desteğini Babbage'den çekince bu proje maddi yetersizlik nedeniyle tamamlanamadı.
Analitik Motor:
Maddi imkansızlıklar nedeniyle Fark Motoru adını verdiği otomatik hesap makinesini bitiremeyen Babbage pes etmedi ve günümüz bilgisayarları gibi giriş-çıkış üniteleri, depolama birimi ile işlemcisi olan Analitik Motor adını verdiği daha gelişmiş bir makine tasarladı. Analitik Makine "değirmen" denilen ve hesaplamaları yapan bölüm ile sayıları gösteren çark kısımlarından oluşan "depo" bölümü olarak isimlendirilen iki bağımsız bölümden oluşuyordu. Bu bağımsız parçalar bugünkü bilgisayarlarda bulunan "işlemci" ve "anabellek" dediğimiz parçalarla aynı görevi görüyordu. Kısacası Babbage, günümüz bilgisayarlarda kullanılan mimariyi 100 yıl öncesinden öngörüp tasarlamıştı.
O günün maddi imkansızlıkları ve teknolojik yetersizlikleri nedeniyle tasarımını hayata geçiremedi. Buna rağmen üstün vizyon ile gösterdiği çaba neticesinde hazırladığı taslak ve notları sayesinde "Bilgisayarın Babası" olarak kabul gördü.
Delikli kart ismindeki karton parçaları, üzerindeki belirli noktalara açılan delikler sayesinde sayısal bilgi taşıyabiliyorlardı. Zamanının bellek kartları da diyebileceğimiz delikli kartlar ilk kez 1728'de Jean-Baptiste Falcon'un yaptığı dokuma tezgahında kullanıldı. 1890'lara gelindiğinde Dr. Herman Hollerith'in katkılarıyla delikli kartlara bilgi işlenmeye başlandı.
Dr. Herman Hollerith ve IBM'in Doğuşu;
Dr. Herman Hollerith maden mühendisi ve aynı zamanda bir istatistikçiydi. O dönemde ABD'de bir nüfus sayımı ve sonuçlarının derlenip toplanmasının 7 ila 10 yılda sürüyordu ve artan nüfusla birlikte bu işlemler her geçen yıl daha da uzun sürüyordu. Geliştirdiği Tabulatör isimli makineyle delikli kartlar kullanarak nüfus sayım işlemlerini kısa sürede tamamlamayı başaran Dr. Herman bu makineyi başka alanlarda da kullanabileceğini anladı ve Tabulating Machine Company isimli şirket kurarak ilk kez bilgisayarı ticarileştirmeyi başardı. Şirketin ismi Computing Tabulating Rcording (CTR) değiştiren Dr. Hermen son olarak 1924 yılında şirketin ismini International Business Machines (IBM) olarak güncelledi. İşte IBM böyle doğdu.
Dr. Hollerith nüfus sayım bürosu için toplanan istatistikleri mekanik yoldan işlemesi için geliştirdiği yöntemde 240 kareye bölünmüş delikli kartlar kullandı. Bu kartlarda her bir kare belirli bir soru için ayrılmıştı. Eğer kartta o soruya ait bir delik varsa bu sorulan soruya "evet" cevabı verildiği, yoksa "hayır" cevabı verildiği anlamına geliyordu.
Kartları insan eli değmeden okuyabilen bir makine sayesinde ABD nüfus bürosu, sayımları 2,5 yıl gibi kısa bir sürede tamamladı ve yaklaşık 5 milyon dolar gibi o zaman için büyük sayılan bir tasarruf elde etti. Günümüz teknolojisine göre veri saklama konusunda oldukça ilkel sayılan bu yöntem, 19. yy boyunca dokuma tezgahlarının denetiminde ve 20. yy boyunca ise hesap makinalarında ve bilgisayarlarda kullanıldı.
Tabulatör :
Amerikalı bilim insanı Herman Hollerith Tabulator ismini verdiği makinesiyle ABD'de sorun haline gelen nüfus sayımı sorununu çözmüştü. Bugünkü klavyelerde bulunan "Tab" tuşu da burdan gelir.
20. yy başlarına gelindiğinde daha karmaşık yapıda olan elektrikli makineler özel hesaplamaları yapabiliyordu. İlk dijital elektronik hesap makinesi 2. Dünya Savaşı zamanında geliştirildi.
1940'ların sonunda keşfedilen ilk yarı iletken transistörleri,1950'lerin sonlarında ise silisyum temelli MOFSET (Mos Transistör) ve monolitik bütünleşmiş devre (IC) gibi çip teknolojileri izledi. 1970'li yıllarda mikroişlemci ve mikrobilgisayar devrimi yaşandı. Bilgisayarların hızı, gücü ve çok yönlü olması, transistörlerin hızla çoğalmasıyla mümkün oldu.
Günümüz anlamında bilgisayarların atası diyebileceğimiz ilk bilgisayarlar, 1940'ların ortalarından 1960'ların başlarına kadar olan dönemde geliştirilmiştir. Büyük çoğunluğu askeri amaçlarla büyük gizlilikle geliştirilen bu makineler 2. Dünya Savaşının sona ermesiyle genel anlamda daha hızlı geliştirildiler. Bu ilk bilgisayarlar mekanik veya elektronik olarak çalışan, büyük boyutlu, pahalı ve sınırlı fonksiyonlara sahip cihazlardı.
Programlanabilen ilk Bilgisayar: Z1 ve Z3
Konrad Zuse 1938'de ailesiyle birlikte yaşadığı evde Z1 isminde dünyanın ilk programlanabilir ikili sisteme dayanan bilgisayarını yaptı. Z1'den sonra dünyanın ilk sayısal,hafızalı,programlanabilen Turing uyumlu bilgisayarı olan Z3'ü tasarlayan Zuse ilk modern anlamda bilgisayarın mucidi olarak tanınır.
Programlanabilen İlk Bilgisayar: Z3
İlk programlanabilir bilgisayar olan Z3, Konrad Zuse tarafından geliştirildi. Z3, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlar tarafından gizli şifreler yazmak için ve Alman V1-V2 roketlerinin balistik hesaplamalarında kullanıldı.
Atanasoff-Berry Computer:
Amerikalı Fizikçi John Atanasoff ve Elektrik Mühendisi Clifford Bery ilk defa elektrik anahtarlarıyla sayıları saklayabilen Atanasoff-Berry bilgisayarını geliştirdiler. Daha önce çarklarla ve dişlilerle yapılan bu işi elektrik anahtarlarıyla yaptığı için bu bilgisayarlar dünyanın ilk dijital bilgisayarları olarak kabul görür.
Mark-1(Otomatik Elektromekanik İlk Bilgisayar):
Howard Hathaway Aiken, 1937'de, ilk otomatik elektromekanik bilgisayarı icat etti. Delikli kart sistemiyle çalışan Mark-1, logaritma ve trigonometri işlemlerini gerçekleştirebiliyordu. Saniyede 5 işlem yapabilen Mark-1, 18 m uzunluğunda ve 2,5 m yüksekliğindeydi. 3000'in üzerinde elektrik anahtarıyla çok karmaşık ve uzun işlemleri otomatik olarak kısa sürede çözebiliyordu.
Colossus:
1944 yılında Londra'da aralarında Alan Turing'in de bulunduğu bir matematikçi ekibi gizli alman şifrelerini kırmak amacıyla İngiliz hükümetinin de desteğiyle ilk kez tam elektronik bilgisayar olan Colossus'u yaptılar. Elektrik röleleri yerine vakum tüpleri kullanan bu bilgisayar, Almanya'nın zorlu ve karmaşık Lorenz şifrelerini çözmek için kullanıldı ve kod çözme çalışmalarına yardımcı oldu. Colossus, 2. Dünya Savaşı döneminde ortaya çıkmış ve elektronik bilgisayarların ilk örneklerinden biri sayılır. Ancak o dönemde bu bilgisayar askeri amaçlarla kullanıldığından gizli tutuldu. Bu yüzden savaş bitene kadar dünyanın bu projeden haberi olmadı.
ENIAC (Electronic Numerical Integrator and Computer):
1945 yılında ABD Hava Kuvvetleri tarafından geliştirilen ilk programlanabilir tam elektronik bilgisayardır. Dev bir canavar olan bu bilgisayar 18 bin tane vakum tüpüyle çalışırdı. 24 metre uzunluğunda ve 30 ton ağırlığındaydı. Başlangıçta ballistik hesaplamaları yapmak için tasarlanan çok büyük bir yapıda olan bu makine elektronik olarak yapılmış, çok hızlı bir şekilde işlem yapabilen ilk bilgisayardır. Bugünkü bilgisayarların atalarından biridir. ENIAC, o dönemdeki ilk genel amaçlı, tam elektronik, dijital bilgisayardı.
UNIVAC (Universal Automatic Computer):
ABD'de 1951 yılında J. Presper Eckert ve John Mauchly tarafından kurulan UNIVAC Şirketi tarafından geliştirilen bu cihaz ilk kommeryal bilgisayardı. Veri işleme ve raporlama gibi uygulamalar için kullanılırdı. Birçok işletmede ve kamu kurumunda veri işleme ve depolama işlemleri için kullanılan ilk bilgisayardır. Kullanımı kolay ve verimli bir tasarıma sahipti ve bu özellikleri sayesinde hızlı bir şekilde yaygın olarak kullanılmaya başladı.
Whirlwind:
Massachusetts Institute of Technology tarafından 1950'li yıllarda geliştirilen bir elektronik bilgisayardır. Bu bilgisayar, ilk kez real-time grafik ekranlarını ve gerçek zamanlı işlemleri destekleyen bilgisayarlardan biridir.Ayrıca, Whirlwind'un tasarımı ve teknolojisi diğer bilgisayarlardan farklı olarak uçak simülasyonları için tasarlanmıştı.
IBM 650:
IBM tarafından 1950'li yıllarda üretilen bu modelde kullanılan kart okuyucu teknolojisi, bu dönem için oldukça yenilikçi bir özellikti. Ev ve küçük işletmeler için kullanılan ilk bilgisayarlardan biri olarak kabul edilir. Ayrıca, bu bilgisayarın programlama dilleri ve veri depolama kapasitesi de dönemin diğer bilgisayarlarına göre önemli ölçüde iyileştirilmişti.
IBM 701:
ABD'de 1952 yılında International Business Machines (IBM) tarafından üretilen bu cihaz, ilk mainframe bilgisayardı ve çoklu kullanıcılar tarafından kullanılırdı. Birçok işletme ve kamu kurumunda veri işleme ve depolama işlemleri için kullanıldı. IBM 701, kullanımı kolay ve verimli tasarıma sahip olduğu için hızlı bir şekilde yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
SAGE (Semi-Automatic Ground Environment) :
1956 yılında ABD Hava Kuvvetleri tarafından kurulan bir hava savunma sistemidir. Bu tarihte kullanılan en büyük ve gelişmiş bilgisayardır. SAGE sistemi hava hedeflerini takip etmek ve uygun müdahaleyi yapmak için birbirine bağlı bir dizi radar ve bilgisayar ağını kullanır. SAGE sistemi, hava savunma sistemlerinde devrim yaratmış ve bugünkü hava savunma sistemlerinin temelini oluşturmuştur.
EDSAC (Electronic Delay Storage Automatic Calculator) :
En eski elektronik genel amaçlı bilgisayarlardan biriydi. İngiltere'deki Cambridge Üniversitesi Matematik Laboratuvarı'nda üretildi ve Mayıs 1949'da faaliyete geçti. Makine, vakum tüpleri kullanımı ve gecikme hattı belleğinin yanı sıra bilgisayar biliminin geliştirilmesindeki öncü rolüyle dikkat çekiciydi. EDSAC, depolanmış bir programı çalıştıran ilk bilgisayarlardan biri olarak kabul edilir.
Vakum Tüpü
Vakum tüpleri bilgisayarların fitilini ateşleyen bir buluştur. En eski elektronik bileşen olan vakum tüpleri, elektronik cihazlardaki elektronik akışını düzenlemek için kullanılmışlardır. Tüpler çeşitli boyutlarda metal, cam veya seramik kapsüllü elemanlardır. Tüplerin içindeki hava genellikle boşaltılmıştır bu yüzden vakum tüpü olarak adlandırılır.
Vakum tüplerinin keşfiyle bu ilk dijital bilgisayarlar zamanla genel amaçlı kullanılmaya ve satılmaya başlamıştı. Giderek daha yaygın hale gelen bu bilgisayarlar birçok işlemi hızlıca yapabilmelerine karşın bazen güvenilmez olabiliyorlardı. Doğruluğu kesin olmayan bir rivayete göre ENIAC'ta bulunan vakum tüpleri bir lamba gibi parladığı için etraftaki böcekleri kendine çekiyordu. ENIAC'ın içine giren bu böceklerden biri bilgisayara kısa devre yaptırarak sistemi çökertmişti. İngilizce'de böcek anlamına gelen ve yazılımcıların yazdıkları kodlarda sorun olduğunda programın çökmesine sebep olan hatalı koda verdikleri "bug" isminin de burdan geldiği söylenir. Ayrıca 30 tonu bulan bu devasa bilgisayarları daha da güçlü yapmak için daha fazla vakum tüpü kullanılması gerekiyordu. Bu da 50-100 tonu bulacak bilgisayarlar demek oluyordu ki bunu yapmak mümkün görünmüyordu.
Giderek daha güçlü ve hızlı bilgisayarlar üretmeye çalışan şirketler bilgisayar boyutlarının artması ve bu durumun maliyetleri de oldukça yükseltmesinden bilgisayar teknolojisi bir dar boğaza girmeye başladı. Artık yeni bir teknoloji gerekliydi. İşte bu noktada Bell Labaratuvarları'nda geliştirilen transistörler bir devrim yarattı.
Bell Laboratuvarları, 1877 yılında Alexander Graham Bell ve iki ortağı, Gardiner Greene Hubbard ve Thomas Sanders tarafından kuruldu.
Graham Bell, 1876 yılında telefonu icat ettikten sonra, telefonun ticari olarak kullanımı ve geliştirilmesi için finansal destek aramaya başladı. Hubbard ve Sanders, Bell'in icadını ticari bir başarıya dönüştürmek için gereken mali kaynağı sağladılar. Hubbard, Bell'in kayınbiraderiydi ve öğretmenlik, telegrafçılık ve işletme alanında deneyime sahipti. Sanders ise avukat ve mali işler uzmanıydı. Bu üç kişi, Bell'in telefon icadını ticarileştirmek ve geliştirmek için bir şirket kurmaya karar verdiler.
1877'de Bell Laboratuvarları, Boston, Massachusetts'te kuruldu. Graham Bell, laboratuvarın başkanı olarak atandı ve burada telefonun geliştirilmesi için çalıştı. Bell Laboratuvarları, dünya çapında birçok icadın geliştirilmesine ve araştırmaların yapılmasına ev sahipliği yaptı. Sonraki yıllarda, Bell Laboratuvarları, araştırma ve geliştirme çalışmaları için önemli bir merkez haline geldi ve telekomünikasyon endüstrisine birçok yenilik kazandırdı. Bell Laboratuvarları, 2008 yılında sona erdi ve ardından bir dizi bağımsız araştırma ve geliştirme şirketi ortaya çıktı.
Transistörler elektrik akımını düzenlemek ve kontrol etmek için kullanılır ve elektronik cihazlarda kullanılan önemli yarı iletken bir bileşendir. Bu keşif, modern elektronik cihazların gelişiminde önemli bir adım olmuştur. Transistörler, tüplere göre daha küçüktürler ve bu nedenle daha az güç tüketirler. Ayrıca, daha hızlı tepki süresine sahiptirler ve daha uzun ömürlüdürler.
Transistörler, 20. yüzyılın ortalarında Amerikalı mühendisler William Shockley, John Bardeen ve Walter Brattain tarafından Bell Laboratuvarları'nda icat edildi. 1940'lı yılların başlarında, elektronik cihazlar için kullanılan tüplerin dezavantajları ortaya çıkmıştı. Tüpler oldukça büyüktü ve fazla ısı üretirlerdi. Çalışma ömrü sınırlıydı. Bell Laboratuvarları'ndaki mühendisler, bu dezavantajların üstesinden gelebilecek daha küçük ve daha dayanıklı bir bileşik arayışı içindeydiler
1947 yılında, Bardeen ve Brattain, bir yarı iletken kristal üzerinde yüzey etkisi ile çalışan bir aygıt tasarladılar. Bu aygıt, yarı iletken kristal üzerindeki ince bir tabaka sayesinde elektronların akışını kontrol etme özelliğine sahipti. İlk olarak "point-contact" adı verilen bu aygıt, yarı iletken bir malzeme üzerinde metal uçların kullanılmasıyla yapılmıştı.
Shockley, Bardeen ve Brattain, point-contact transistörü geliştirme çalışmalarına devam ettiler ve kısa bir süre sonra daha güvenilir ve daha kararlı bir transistör tasarladılar. Bu transistör, yarı iletken kristal üzerindeki ince bir tabakaya dayanıyordu ve N-P-N yapısına sahipti.
Transistörün icadı, elektronik cihazlar için daha küçük, daha dayanıklı ve daha ucuz bir bileşik sunarak elektronik cihazların gelişiminde devrim yarattı. Bugün transistörler, radyo, televizyon, bilgisayar, cep telefonu ve diğer elektronik cihazların yapısının temelini oluşturuyor.
Entegre devre (Integrated Circuit - IC), bir veya birden fazla yarı iletken malzeme üzerinde, birbirleriyle bağlantılı aktif veya pasif bileşenlerin üretilmesiyle oluşturulan, küçük boyutlu bir elektronik devre elemanıdır. Entegre devreler, elektronik devrelerin daha küçük ve daha hızlı olmasına, daha az güç tüketmesine ve daha yüksek güvenilirliğe sahip olmasına olanak sağlamıştır.
Entegre devreler, yüzlerce veya binlerce transistörü, diyotu, kapasitörü ve direnci bir araya getirerek, büyük ve karmaşık elektronik devreleri küçük bir çip içinde barındırabilirler. Bu bileşenler, çoğu zaman silikon üzerine ince film ve oksit kaplamalarıyla oluşturulur ve çipin üzerine yerleştirilir. Entegre devreler, analog, sayısal veya karma devreler olarak tasarlanabilirler ve kullanım alanları çok geniştir. Örneğin, bilgisayarlar, cep telefonları, televizyonlar, otomobiller, ev aletleri ve daha birçok elektronik cihazda kullanılmaktadırlar.
Entegre devrelerin avantajları arasında, küçük boyutları, daha az güç tüketmeleri, daha yüksek hızlı işlemler yapabilmeleri ve daha az parça sayısı ile daha az hata yapma olasılıkları yer almaktadır. Ayrıca, entegre devrelerin seri üretimi, maliyetleri düşürerek daha geniş kitlelere ulaşılmasını sağlamıştır.
Entegre devreleri kim icat etti?
Entegre devrelerin mucidi olarak kabul edilen kişi, Texas Instruments şirketinde çalışan Jack Kilby'dir. Kilby, 1958 yılında yarı iletken malzemelerin üzerine baskı yöntemiyle devre elemanlarının yapılması ve ardından bunların bir araya getirilmesiyle ilk entegre devreyi geliştirdi. Bu icat, dijital teknolojilerin gelişmesinde büyük bir kilometre taşı oldu ve sayısız cihazın daha küçük ve daha hafif olarak üretilmesine olanak sağladı.
Buna ek olarak, Robert Noyce da Intel şirketinde çalışan bir mühendis olarak entegre devrelerin geliştirilmesinde önemli bir rol oynadı. Noyce, Kilby'nin aksine, çip üzerindeki bileşenleri tek parça silikon kristaline yerleştirerek, çipin daha fazla bileşenle daha verimli hale getirilmesine imkan tanıyan planar teknolojisini geliştirdi. Bu teknoloji, günümüzde hala entegre devrelerin üretiminde yaygın olarak kullanılmaktadır.
Mikro işlemci, dijital verileri işleyen ve yöneten bir tür mikrodenetleyicidir. Mikrodenetleyiciler, genellikle tek bir çip üzerinde bulunan bir dizi işlemci, bellek, giriş/çıkış (I/O) portları ve diğer bileşenlerden oluşurlar. Mikro işlemcilerin özellikleri arasında, yüksek hızlı veri işleme, düşük güç tüketimi, küçük boyutlu olması, düşük maliyet ve esneklik sayılabilir.
Mikro işlemci teknolojisi, ilk olarak Intel, Texas Instruments ve Motorola gibi şirketler tarafından 1970'lerin başlarında geliştirildi. Intel, 1971 yılında ilk ticari mikro işlemci olan Intel 4004'ü piyasaya sürdü. Intel 4004, 2.300 transistör içeren ve 4 bitlik bir işlemciydi. Daha sonra, Intel, 1978'de Intel 8086'yı piyasaya sürdü ve bu işlemci, günümüzde hala kullanılan x86 mimarisinin öncüsü olarak kabul edilir.
Mikro işlemciler, programlanabilir ve özelleştirilebilir bir yapıya sahip oldukları için, birçok farklı uygulama için kullanılabilirler. Ayrıca, mikro işlemcilerin işlevleri, diğer bileşenlerle birlikte kullanılarak, daha karmaşık işlevlerin yerine getirilmesini sağlayabilir.
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bugün piyasada birçok işlemci markası bulunuyor. AMD, Apple'ın M serisi silikon işlemcileri, Mobil cihazlarda kullanılan Snapdragon, Mediatek, Exynos gibi işlemciler bunlara örnektir.
Intel'in Kuruluşu
Intel, dünyanın en büyük yarı iletken üreticilerinden biri olarak bilinen bir Amerikan çok uluslu teknoloji şirketidir. Şirket, 1968 yılında Robert Noyce, Gordon Moore ve Andrew Grove tarafından Santa Clara, California'da kuruldu.
Noyce ve Moore, daha önce Fairchild Semiconductor şirketinde çalışıyorlardı ve orada entegre devrelerin geliştirilmesi ve üretimi üzerine çalışmışlardı. Ancak, Fairchild Semiconductor'ta işleri ile ilgili anlaşmazlıklar yaşadılar ve kendi şirketlerini kurmaya karar verdiler. İlk olarak, Noyce ve Moore, entegre devrelerin üretiminde planar teknolojisini kullanarak daha yüksek kapasiteli ve daha verimli entegre devreler üretmek için çalışmalarını sürdürdüler.
Intel, 1971 yılında, ilk mikroişlemcisi olan Intel 4004'ü piyasaya sürerek büyük bir başarı elde etti. Daha sonra, şirket, Intel 8008, Intel 8080 ve Intel 8086 gibi bir dizi başka mikroişlemci üretti ve kişisel bilgisayarların gelişiminde önemli bir rol oynadı.
Altair 8800
Altair 8800, 1975 yılında MITS (Micro Instrumentation and Telemetry Systems) tarafından üretilen bir bilgisayardır. Bu cihaz, Intel 8080 mikro işlemcisine dayanıyordu ve ilk kişisel bilgisayar olarak kabul edilir. Altair 8800, teknik olarak ilkel bir cihazdı ve sınırlı işlevselliği nedeniyle genel kullanıcılar için pek uygun değildi. Ancak, Altair 8800, bilgisayar tarihinde önemli bir yer tutar çünkü kişisel bilgisayarların doğuşuna öncülük etti ve birçok insanı bu alanda çalışmaya teşvik etti.
Altair 8080
Altair 8080'i, MITS (Micro Instrumentation and Telemetry Systems) tarafından üretilen Altair 8800 bilgisayarının bir geliştirilmiş versiyonudur. Altair 8800, Intel 8080 mikroişlemcisine dayanıyordu ve 1975 yılında piyasaya sürüldü. Altair 8080'i, orijinal Altair 8800'den daha güçlü bir işlemciye ve daha fazla belleğe sahipti. Altair 8800'ın başarısı, kişisel bilgisayar endüstrisinin gelişiminde büyük bir rol oynadı ve birçok insanı kendi bilgisayarlarını yapmaya teşvik etti.
Apple 1
Apple 1, Apple Inc.'in ilk kişisel bilgisayarıdır. 1976 yılında Steve Jobs ve Steve Wozniak tarafından tasarlanmıştır. Apple 1, piyasaya sürüldüğünde sadece bir anakart, işlemci, bellek ve birkaç diğer bileşen içeriyordu. Apple 1, Apple Inc.'in kuruluşundan önce Jobs ve Wozniak tarafından garajlarında üretildi ve 200 adet satıldı. Apple 1, programlanabilir bir bilgisayar olarak tasarlandı ve BASIC programlama dili ile çalışıyordu.
Apple 2
Apple 2, Apple Inc. tarafından 1977 yılında piyasaya sürülen kişisel bir bilgisayardır. Apple 2, Apple 1'in yerini alarak, bilgisayar endüstrisinde büyük bir başarı elde etti. Apple 2, Apple 1'e kıyasla daha fazla bellek, daha iyi grafik özellikleri, daha gelişmiş bir işletim sistemi ve dahili klavye ve video çıkışı gibi birçok gelişmiş özelliklere sahipti. Apple 2, BASIC programlama dili ile çalışıyordu ve yazılım geliştiriciler için birçok farklı programlama aracı sunuyordu. Ayrıca, Apple II'nin birçok eğitim programı, işletme uygulaması ve oyunu da mevcuttu.
Apple 2, bilgisayar endüstrisinde birçok yeniliği de beraberinde getirdi. Dahili video çıkışı ve yüksek çözünürlüklü renkli grafikler gibi özellikler, bilgisayar oyunlarının gelişimine büyük katkı sağladı. Ayrıca, Apple 2, diğer bilgisayar üreticilerine de ilham kaynağı oldu ve kişisel bilgisayar endüstrisindeki popülerliği artırdı.
TRS-80 bilgisayarı
TRS-80, Tandy Corporation tarafından 1977 yılında piyasaya sürülen bir mikrobilgisayardır. TRS-80, özellikle ev kullanımı ve küçük işletmeler için uygun bir fiyatlı bilgisayar olarak tasarlandı. İlk TRS-80 modeli, Zilog Z80 işlemci, 4 kilobayt bellek ve bir kaset teybi gibi bileşenlere sahipti.
TRS-80, BASIC programlama dili ile çalışıyordu ve birçok kullanıcı için kolayca programlanabilir bir bilgisayar olarak öne çıktı. Ayrıca, TRS-80, uygulamalar için kolayca genişletilebilir bir tasarıma sahipti. 1980'lerin başında, TRS-80 birçok işletmenin ofis otomasyonu için kullandığı bir bilgisayar oldu.
TRS-80, birçok kullanıcının kişisel bilgisayar endüstrisine ilk adımı atması için önemli bir araçtı. Ayrıca, TRS-80, bilgisayar oyunlarının popülerliğinin artmasına da katkı sağladı. TRS-80, Tandy Corporation için önemli bir başarı olurken, diğer bilgisayar üreticilerine de ilham kaynağı oldu.
Commodore Pet
Commodore PET (Personal Electronic Transactor), Commodore International tarafından 1977 yılında piyasaya sürülen bir kişisel bilgisayardır. Commodore PET, birçok ev ve ofis kullanıcısı için uygun fiyatlı bir bilgisayar olarak tasarlandı.
Commodore PET, MOS Technology 6502 işlemciye sahipti ve BASIC programlama dili kullanılarak programlanabiliyordu. Ayrıca, Commodore PET, dahili bir monitöre sahipti ve verileri bir kaset teybi aracılığıyla kaydedebiliyordu.
Commodore PET, ticari amaçlı kullanım için de uygundu ve işletmeler tarafından muhasebe, envanter yönetimi ve diğer ofis işleri için kullanıldı. Ayrıca, Commodore PET, birçok öğrencinin ilk kez bir bilgisayarla tanıştığı bir araçtı ve özellikle eğitim amaçlı kullanıldı.
Commodore PET, Commodore International için önemli bir başarı oldu ve Commodore, kişisel bilgisayar endüstrisinde önemli bir rol oynamaya devam etti.
Osborne 1
Osborne 1, Osborne Computer Corporation tarafından 1981 yılında tanıtılan taşınabilir bir bilgisayardır. Ticari olarak başarılı olan ilk taşınabilir bilgisayarlar arasında yer almıştır ve kişisel bilgisayar alanında çığır açan bir yenilik olarak kabul edilir.
Osborne 1, Zilog Z80 mikroişlemci tabanlı bir bilgisayardı ve 5 inçlik bir ekran, iki adet 5.25 inçlik disket sürücüsü, bir klavye ve dahili bir modem gibi özellikler içeriyordu. Taşınabilir olması için, ağırlığı yaklaşık 12 kilogramdı ve bir çanta içinde taşınabiliyordu.
Osborne 1, o dönemde iş dünyasında popüler oldu ve satışları iyi gitti. Ancak, Osborne Computer Corporation'ın yanlış yönetimi nedeniyle, firma 1980'lerin başında iflas etti ve Osborne 1, üretildiği şirketle birlikte tarih oldu.
IBM PC bilgisayarı
IBM PC (International Business Machines Personal Computer), IBM tarafından 1981 yılında piyasaya sürülen bir kişisel bilgisayardır. IBM PC, özellikle işletmeler için uygun fiyatlı bir bilgisayar olarak tasarlandı.
IBM PC, Intel 8088 işlemciye sahipti ve MS-DOS işletim sistemiyle birlikte gelmekteydi. Ayrıca, IBM PC, birçok kullanıcının kolayca değiştirebileceği bir açık mimariye sahipti. Bu sayede, IBM PC'nin donanımı ve yazılımı, diğer üreticiler tarafından kolayca üretilebilir ve genişletilebilirdi.
IBM PC, özellikle işletmeler tarafından ofis otomasyonu için kullanıldı. Ayrıca, IBM PC, ev kullanıcıları için de uygun bir bilgisayar haline geldi ve popülerliği hızla arttı. IBM PC'nin piyasaya sürülmesi, kişisel bilgisayar endüstrisinde önemli bir dönüm noktası oldu ve birçok üretici, IBM PC'nin açık mimarisini benimseyerek IBM uyumlu bilgisayarlar üretmeye başladı.
IBM in bilgisayarları Apple'dan daha başarılı oldu. Bunun sebebi 1970'lerdeki bilgisayarların çoğu uyumsuzdu. Yani bu bilgisayarların her biri farklı donanımlarla farklı şekillerde kullanılıyordu. Bu bilgisayarlar BASIC adlı bir programlama dili ile programlanabiliyordu. Her bir model için farklı bir BASIC modeli söz konusu oluyordu. Yani bir model için yazılan program başka bilgisayarlarda çalışmıyordu. 1976'da bu problemi gören Gary Killdall CP/M adında bir işletim sistemi yazdı. Bu kısaca kullanıcı programları ile bilgisayar donanımları arasında bir köprü görevi görüyordu. Böylece aynı programlar tüm bilgisayarlarda hiçbir değişikliğe gerek kalmadan kullanılabiliyordu. Bu sayede tüm bilgisayarlar evrensel bir uyumluluğa kavuştu.
BASIC (Beginner's All-purpose Symbolic Instruction Code), özellikle kişisel bilgisayarların ilk yaygınlaşmaya başladığı 1960'ların sonundan itibaren popüler olan bir programlama dilidir. BASIC, öğrenmesi kolay ve anlaşılır bir sözdizimine sahip olduğu için özellikle başlangıç seviyesi programlama için uygun bir dil olarak kabul edilir.
BASIC, ilk olarak Dartmouth Koleji'nde John Kemeny ve Thomas Kurtz tarafından geliştirilmiştir. Bu dilin amacı, öğrencilerin matematiksel problemleri bilgisayarda çözmelerine yardımcı olmaktı.
BASIC, ilk başta zaman paylaşımlı bilgisayarlarda kullanılmıştır, ancak daha sonra, özellikle 1970'lerin sonunda, kişisel bilgisayarların yaygınlaşmasıyla birlikte popüler hale geldi. BASIC, özellikle Commodore, Apple ve Radio Shack gibi üreticiler tarafından kullanılan bilgisayarlar için yaygın olarak kullanılmıştır.
Bugün, BASIC hala birçok farklı varyasyonu olan popüler bir programlama dilidir. Visual Basic gibi modern varyasyonları, Windows uygulamaları, veritabanı işlemleri ve web uygulamaları için kullanılır.
CP/M (Control Program for Microcomputers)
Kişisel bilgisayarlar için ilk popüler işletim sistemlerinden biriydi. Gary Kildall tarafından 1974 yılında Digital Research firması tarafından geliştirildi ve ilk olarak Intel 8080 işlemcili sistemler için tasarlandı.
CP/M, bir disket sürücüsü kullanarak, bilgisayarın belleğindeki programları disketlerden yükleyerek çalıştırabilirdi. Ayrıca, CP/M, birçok programlama dilini destekleyerek, kullanıcıların kendi yazılımlarını geliştirmelerine olanak tanıyordu. BASIC, Pascal, FORTRAN, COBOL ve C dilleri gibi dillerin hepsi CP/M üzerinde çalışabiliyordu.
CP/M, özellikle 1970'lerin ve 1980'lerin başındaki kişisel bilgisayarların işletim sistemi olarak popüler oldu. CP/M, özellikle Zilog Z80 işlemci üzerinde çalışan bilgisayarlar için yaygın olarak kullanılıyordu. Ayrıca, birçok popüler bilgisayar üreticisi tarafından kullanılan standart bir işletim sistemi haline geldi. Ancak, IBM PC'nin piyasaya sürülmesi ve MS-DOS işletim sisteminin popüler hale gelmesi, CP/M'nin yerini zamanla kaybetmesine neden oldu.
IBM, Killdall'a bu sistemi kendi bilgisayarlarına entegre etmesi için teklif sunmuş olsa da Kildall bu teklifi kabul etmedi ve IBM bu işi Microsoft un sahibi Bill Gates'e verdi ve Gates, IBM için DOS işletim sistemini geliştirdi.
DOS İşletim Sistemi
DOS (Disk Operating System), kişisel bilgisayarların ilk yaygınlaşmaya başladığı dönemde (1981-1995) IBM tarafından geliştirilen bir işletim sistemidir. İlk olarak IBM PC'ler için geliştirilen DOS, daha sonra diğer bilgisayar üreticileri tarafından da kullanılmaya başlandı.
DOS, disket veya sabit disk gibi depolama aygıtlarında bulunan dosyaları yönetmek, uygulamaları çalıştırmak ve çeşitli ayarları değiştirmek gibi işlemleri gerçekleştirmek için kullanılan bir komut satırı arayüzüne sahipti. Kullanıcılar, yazılım ve donanım kaynaklarını yönetmek için komutları manuel olarak girerlerdi.
DOS, BASIC, FORTRAN, COBOL ve Pascal gibi dillerle yazılmış birçok programı çalıştırabiliyordu. Ancak, Windows işletim sistemi gibi grafik arayüzlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, kullanımı azalmaya başladı ve sonunda 2000'li yılların başında tamamen yerini Windows'a bıraktı.
Bugün, DOS'un bazı sürümleri hala mevcuttur ve eski bilgisayar sistemleri üzerinde kullanılabilmektedir. Ayrıca, bazı programlama dilleri ve emülatörler hala DOS tabanlıdır.
Bill Gates IBMe DOS işletim sistemini tasarlarken kendisi içinde çok benzer bir versiyon olan MS-DOS işletim sistemini saklayarak DELL ve Compact gibi şirketlere satarak onları IBM'in tekelinden kurtarmıştır. Bu sayede IBM in piyasadaki pazar payı giderek düşmüş ve yarışın galibi Microsoft ve Intell olmuştur. O dönemde dünyadaki neredeyse tüm bilgisayarlarda intel işlemci ve microsoft işletim sistemi kullanılıyordu.
MS DOS İşletim Sistemi
MS-DOS (Microsoft Disk Operating System), kişisel bilgisayarların ilk yaygınlaşmaya başladığı dönemde (1981-1995) Microsoft tarafından geliştirilen bir işletim sistemidir.
MS-DOS, disket veya sabit disk gibi depolama aygıtlarında bulunan dosyaları yönetmek, uygulamaları çalıştırmak ve çeşitli ayarları değiştirmek gibi işlemleri gerçekleştirmek için kullanılan bir komut satırı arayüzüne sahipti. Kullanıcılar, yazılım ve donanım kaynaklarını yönetmek için komutları manuel olarak girerlerdi.
MS-DOS, BASIC, FORTRAN, COBOL ve Pascal gibi dillerle yazılmış birçok programı çalıştırabiliyordu. Ancak, Windows işletim sistemi gibi grafik arayüzlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, kullanımı azalmaya başladı ve sonunda 2000'li yılların başında tamamen yerini Windows'a bıraktı.
MS-DOS, bilgisayar tarihinde önemli bir yere sahiptir, çünkü Microsoft'un başarısını sağlayan temel teknolojilerden biridir. MS-DOS, Microsoft'un daha sonra Windows işletim sistemi için temel teknolojileri geliştirmesine de yardımcı olmuştur.
Apple ın Macintosh'unu gören ve ondan ilham alan Bill Gates bu görsel arayüze bayıldı ve hemen MS-DOS un gelişmiş versiyonu olan Windowsu piyasaya sürdü. Bu girişimi fikir hrsızlığı olarak gören Apple Microsoft'a 5.5 milyarlık dava açsada dava 4 yıl sonra zaman aşımına uğradı ve Microsoft bu benzerliği kullanma hakkı elde etti. Ardından da Windows 95'i piyasaya sürdü.
Windows İşletim Sistemi
Windows, Microsoft tarafından geliştirilen ve en yaygın kullanılan işletim sistemi ailesidir. İlk kez 1985 yılında piyasaya sürülen Windows, insanların bilgisayarlarını kolayca kullanmalarına olanak tanıyan bir grafiksel kullanıcı arayüzü (GUI) sunar. Windows, özellikle kişisel bilgisayarlar için tasarlanmıştır ve bugün hala dünya genelinde milyarlarca cihazda kullanılmaktadır.
Windows, modüler bir yapıya sahiptir ve çeşitli bileşenleri modüller şeklinde sunar. İşletim sisteminin çekirdeği, dosya yönetimi, ağ bağlantısı, güvenlik, cihaz sürücüleri ve diğer temel işlevler gibi çeşitli modüllerden oluşur. Bunların yanı sıra, Windows'ta yerleşik uygulamalar ve oyunlar gibi farklı özellikler de vardır.
Windows, farklı sürümleriyle birçok farklı platformda kullanılabilir, örneğin kişisel bilgisayarlarda, dizüstü bilgisayarlarda, tabletlerde, akıllı telefonlarda, sunucularda ve hatta gömülü sistemlerde bile kullanılabilir. Windows, açık kaynak kodlu değildir ve genellikle lisanslama ücreti gerektirir. Ancak, birçok kullanıcı tarafından özellikle kolay kullanımı ve uyumluluğu nedeniyle tercih edilmektedir.
Windows 95
Windows 95, Microsoft tarafından geliştirilen ve 24 Ağustos 1995'te piyasaya sürülen bir işletim sistemi sürümüdür. Windows 95, önceki Windows sürümlerine kıyasla bir dizi yenilik sunan bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Özellikle, kullanıcılar için daha kolay bir kullanıcı arayüzü, Internet Explorer web tarayıcısı, dosya yöneticisi, Windows Explorer, ve Plug and Play teknolojisi gibi yenilikler içermekteydi. Ayrıca Windows 95, 32-bit işletim sistemi yapısı, uzun dosya adları, desteklenen disk bölümleri ve diğer birçok geliştirilmiş özellikleri ile dikkat çekti. Windows 95, bilgisayarlar için daha uygun bir işletim sistemi haline geldi ve popülerliği nedeniyle bugün bile birçok insanın hatırlayabileceği bir işletim sistemi oldu.
Bu yarışta Apple'ın kozu ise kullanım kolaylığıdı. Xerox un Alto modelinden ilham alan Steve JOBS alto bilgisayarlardaki gibi grafik arayüzü kullanan bilgisayarlar üretmeliydi. Bu fikri geliştiren Jobs Apple Lisa'yı tasarladı. Oldukça pahalı olan bu model ticari anlamda başarılı olamasa da Macintosh için bir temel yapı taşı oldu ve ardından geliştirilen Macintosh daha ucuz ve kullanıcı dostu arayüzü ile oldukça geniş kitlelere ulaştı. IBM'i koltuğundan edemesede Bill Gates'in bunu yapmasına oldukça yardımcı oldu.
Alto Bilgisayar
Alto, Xerox PARC (Palo Alto Araştırma Merkezi) tarafından 1970'lerin başında geliştirilen bir bilgisayar sistemidir. Alto, modern grafik arayüzlerinin ve fare gibi giriş cihazlarının öncüsüdür ve özellikle kişisel bilgisayarların gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.
Alto, bir masaüstü bilgisayar olarak tasarlanmıştı ve 128 KB RAM, Ethernet bağlantısı, monitör, fare ve yazıcı gibi bileşenleri içeriyordu. Alto, bir işletim sistemi ve bir dizi uygulama programıyla birlikte geldi.
Alto'nun en önemli özelliği, bir grafik arayüzüne sahip olmasıydı. Önceki bilgisayarlar genellikle komut satırı arayüzleri kullanıyordu, ancak Alto'da kullanıcılar fareyi kullanarak menülerden seçim yapabiliyor, pencere boyutlarını değiştirebiliyor ve metin belgelerinde doğrudan düzenlemeler yapabiliyorlardı. Ayrıca Alto, WYSIWYG (What You See Is What You Get) düzenleme özelliğine sahipti, yani yazı karakterlerinin ve diğer nesnelerin ekran görüntüsü, yazdırıldığı şekilde görüntüleniyordu.
Alto, kişisel bilgisayarların gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Özellikle, Apple ve Microsoft gibi şirketlerin, Alto'nun özelliklerini ve tasarım felsefesini örnek alarak kendi bilgisayar sistemlerini geliştirmelerinde etkili olmuştur. Alto, modern bilgisayarların gelişiminde önemli bir kilometre taşı olarak kabul edilir.
Apple Lisa
Apple Lisa, Apple tarafından 1983 yılında piyasaya sürülen bir kişisel bilgisayar sistemidir. "Lisa" adı, "Local Integrated Software Architecture" kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir akronimdir.
Lisa, modern grafik kullanıcı arayüzleri, fare ve diğer giriş cihazları, ağ bağlantısı ve doküman oluşturma programları gibi özellikleri bir arada sunan ilk kişisel bilgisayar sistemlerinden biriydi. Özellikle, Lisa, WYSIWYG (What You See Is What You Get) düzenleme özelliğine sahip bir metin düzenleyicisi olan LisaWrite ve çizim programı LisaDraw gibi uygulamalarla birlikte geldi.
Lisa, öncelikle işletmeler ve profesyonel kullanıcılar için tasarlanmıştı ve bu nedenle fiyatı oldukça yüksekti (yaklaşık 10.000 ABD doları). Bununla birlikte, Lisa, Apple'ın daha sonra piyasaya sürdüğü Macintosh bilgisayarlarının geliştirilmesinde önemli bir rol oynadı. Lisa, özellikle Macintosh'un kullanıcı arayüzü tasarımına ve pencereli grafik kullanıcı arayüzü (GUI) kavramına öncülük etmiştir.
Ne yazık ki, Lisa, yüksek fiyatı ve sınırlı kullanıcı kitlesi nedeniyle başarısız oldu ve Apple'ın sonraki yıllarda zorlu bir ekonomik dönemden geçmesine neden oldu. Ancak, Lisa'nın teknolojik yenilikleri ve kullanıcı arayüzü tasarımı, kişisel bilgisayarların gelişiminde önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Apple Macintosh
Macintosh, Apple tarafından üretilen ve ilk kez 1984 yılında piyasaya sürülen bir kişisel bilgisayar serisidir. Macintosh, özellikle kullanıcı dostu bir arayüze, grafiksel kullanıcı arayüzüne (GUI) ve sürükle-bırak işlevselliğine sahip olmasıyla öne çıkmaktadır. Macintosh, Apple'ın Lisa bilgisayarından geliştirilmiştir ve Lisa'dan daha uygun fiyatlı ve kullanıcı dostu olması hedeflenmiştir.
Macintosh, başlangıçta kullanıcılarına "elma" adı verilen bir fare ve klavye kullanarak etkileşim kurmalarına olanak tanıyan bir masaüstü arayüzü sunmuştur. Bu arayüz, özellikle sıradan kullanıcılar tarafından kolayca öğrenilebilir ve kullanılabilir bir hale getirilmiştir. Ayrıca, Macintosh, popüler uygulama yazılımları ve geliştirme araçları sunan bir yazılım ekosistemi de sunmuştur.
Macintosh, yıllar içinde birçok kez yeniden tasarlanmış ve geliştirilmiştir. Günümüzde, Apple'ın Macintosh bilgisayarları, yüksek performanslı iş istasyonları, dizüstü bilgisayarlar, masaüstü bilgisayarlar ve hepsi bir arada bilgisayarlar gibi farklı türlerde piyasaya sürülmektedir. Macintosh, özellikle yaratıcı işlerle uğraşan profesyoneller ve tasarımcılar tarafından tercih edilen bir bilgisayar serisidir.
Bu noktadan sonra artık bilgisayarlar adeta evrim geçirdi ve günümüz seviyesine ulaşmış oldu. Bilgisayar teknolojisi bir oda büyüklüğündeki tonlarca ağırlıkta hantal cihazlar olmaktan çıkıp günümüzde cebimize sığacak kadar küçük boyutlara ulaşmasına rağmen muazzam hızlara ulaşan ve hayatımızı kolaylaştıran şekil veren hatta onlarsız bir hayat düşünemediğimiz bir boyuta ulaşmış oldu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bugün birçok işlemci ve işletim sistemi piyasaya sürüldü. AMD, Apple'ın M serisi silikon işlemcileri, Mobil cihazlarda kullanılan işlemciler bunlara örnektir.
Anasayfa >Bilgisayar Sistemleri >Bilgisayarın Tarihçesi